30 Haziran 2008

Baba Mesleği

- "boyalı ayakkabılarımla basma toprağıma lan" diyor abi
şarkıda ama tüm ayakkabılar boyalı değil midir esasen?
- ah be cemil, komple yanlışlardasın ama sen. napcaz?...

"...
Kanla karışık yağmurlarla üstümüze özgürlük yağıyor gökyüzünden
Ölmeyi öğrendim ben daha yürümeyi öğrenmeden
mermiler düşerken biri var uzakta tetiği çeken
katil doğmuş, baba mesleği
..."


Öyle zırt pırt şarkı sözü yazacak değilim de, böyle güzel ayar var mı arkadaş? Eyvallah "gripin füçiring ferman" Leziz şarkı yazmışınız, nefis söylemişsiniz..

Adidas Originals Jacket

- jinayet işlerim abijim bunun işin

29 Haziran 2008

Spark Lunaparkta


n: deniz sayfanda reklamımı yap yoksa beynini patlatırım!
d: aman iyi ki iki fotoğraf çekildik ha...
n: çok konuşma! link ver, bi'şey yap!


28 Haziran 2008

10 Things I Hate About You


Nerdeyse 10 sene olmuş en sevdiğim gençlik filmi çekileli. Heath Ledger'ın ilk başrolu.
Sadece şiiri yazmak için bu post. Fazlası spoiler olur...
Yoksa elinizde seyredecek bi' şey, ilk bunu seyredin..



"tembelim ben ne okuyacam, dinleneni yok mu bunun?" diyorsanız işaretli linki tıklayınız



I hate the way you talk to me, and the way you cut your hair
I hate the way you drive my car, i hate it when you stare
I hate your big dumb combat boots, and the way you read my mind
I hate you so much it makes me sick, it even makes me rhyme
I hate it, i hate the way you are always right, i hate it when you lie
I hate it when you make me laugh, even worse when you make me cry
I hate it when you are not around, and the fact that you didn't call
And mostly i hate the way i don't hate you
Not even close, not even a little bit, not even at all.



-rahmetli eğlenceli adamdı.
-bi siktir git..

anti klişe timi I


- asma lan suratını artık. olan olmuş.
- abi kız ne istediyse yaptım, bi' gün bile üzmedim ühühü..
- kötü olcan olm bu devirde, kötülerini kıymeti biliniyor. bak piç kamil'e ipnes(dubap).. ah ne vuruyonuz be??

- yeter artık sus, sus!!

------------------------------------

- abi saçmalama etiniz ne budunuz ne? nasıl ayrı eve çıkabilirsiniz?
- ben bi' şeyi kafaya koydum mu yaparım, gerekirse pazarda limon satar gene de çıka(dong)... noluyo yea?

- kafası çıkarsın, o sebeple kafana koydum odunu...

------------------------------------


- bu zamanın çocukları da iyice embesil oldular.
- haklısın valla. hiç böyle miydi bizim çocukluğumuz? sürekli macera, bi yaratıcılık. bunların işi gücü sanal olayl(hodenk)... ımmmphh..

- lan kıç. sen değil miydin gençliğinde 5 yazı ard arda öğle sıcağında sokakta sıkılarak geçiren... yersin böyle 44 numara makoseni ağzına.


Gece Gece

















27 Haziran 2008

Olimpos

- of amına koyım -

Pazartesi yaz okulum başlıyor. Dün (perşembe) son bütünlememe girdim. Elimde kalan sadece bu haftasonuydu ve az önce babamlara tafra attım "ne gelicem yazlığa be" şeklinde. [aferin bana]



Öyle böyle değil abi. Bildiğin gözümde tütüyor, gitmek için kuduruyorum.. Metallica'ya gitme fikri doğru karar mıydı acaba? "bi' yerden para bekliyorum" adamlarından da değilim ki para gelsin, ben gideyim falan...

Penguen



"Tembellik yaratıcılığın kamçısıdır" gibi bi laf uydurasım geldi bu kapak için..

Zaten yapılmışı var diyenler için: "icatlar ihtiyaçlardan doğarmış"

8.5/10 verdim bu kapağa..

Normal Baba


- kaçızla tabi..

26 Haziran 2008

Adidas | reklamın iyisi kötüsü olmaz vol. II



[adidas: 1 - 0 :puma]

Puma | reklamın iyisi kötüsü olmaz vol. I



YUUUH!

Masal Bitti


Kendi oyunumuzla yenilmemiz şiirsel oldu. Gavurlar "what goes around, comes around" başlıklarını atıyordur bi' yerlerde. Hakan Balta son iki maçta kendi yattığı çimlerde Çeklerin ve Hırvatların gözyaşlarını görmedi mi sanki?


Teşekkürler her şey için..




25 Haziran 2008

Geçti Dost Kervanı


Nakaratta bağlamadan gelen ses güçsüzleştirir adamı...
Son yıllarda türk müziği adına dinlediğim en güzel şey.
Bağlamalı, vokalli, Explosions in the sky gibi bi' şey, nefis bi' şey.

Mizan'a dikkat etmek lazım...



Mizan - Geçti Dost Kervanı


----------

ps: klip isviçre'de çekilmiş... öylesine ekleyim dedim..

24 Haziran 2008

Avatar Bitiyor

Nick paşa nihayet açıklama yapmış. Avatar sonuna kavuşuyor. Netten seyredenler, eksik 6 bölümü şu günlerin sabahları download edebilirler.

18 Temmuz, Cuma: The Southern Raiders [3.16]
19 Temmuz, Cumartesi: Ember Island Players [3.17] önceden yayınlanmış ilk 7 dakikası için burdan düz gidiniz.
20 Temmuz, Pazar: Sozin's Comet: part I-II-III-IV [3.18-19-20-21]

The Last Airbender


Can you tell me a little about Avatar?

MN: We're doing it and I am looking at all the illustrations because we are deep into the design of the movie. Just such cool illustrations we are looking at right now from the production designer. We are well underway and we are going to start building sets in August and I am just really excited.

I wish I could put my finger on what it is like to say, "Oh, it's gonna be like Harry Potter or Lord of the Rings," but it's not really like that. It's its own thing. We have been striving to find the right balance between a fantasy world, and anchoring it in a reality you can't quite put your finger on, but you know it's real. It's not like you go, "Oh, that's Asia," but it would be anchored in that kind of thing.

Avatar is a 100-percent live-action film right?

MN: Yes, it's 100-percent live-action.

So, I am assuming there will probably be a lot of CG in it?

MN: Yes, there will be a lot. It's a big movie, but to serve a purpose. I don't know if you know the material at all, but they're very much extensions of what people are feeling, the CGI. The bending of the elements becomes a lot about their emotions and their ability to control an anamorphous thing and I love the psychological manifestation of that. It's like a Rorschach Test almost, that's something I can connect with and I'll be good at.

I'm not like the guys that are like Lucas and Spielberg, I don't think like that. But I do think in psychological terms and when I use the CGI that way, I get it. Because then I can tell the animator if it's coming out too slowly, or it needs to move to the right, or it needs to have a glow because she's feeling this and this is that moment. In that I feel more confident that I can make the CGI something that when you see it, like when you see two years from now and you see the trailer for The Last Airbender you will go, "Wow," because you instinctively know that there is depth and reality to that moment of CGI.

-----------------


Bilmeyenler ve okumaya üşenenler için özetliyelim. Avatar'ın filmi yapılacak.

Yönetmen başta the sixth sense, signs, the village'ın da yönetmenliğini yapan M.Night Shyamalan.


Şu an için elimizde ne var bilgi babında? Setlerin inşaatının önümüzdeki iki ayda başlayacağı ve çok fazla CG kullanılacağı filmde... Heyecanlanmak için yeter de artar bile...

Künye.



Previously on Avatar I: Bending Battle

23 Haziran 2008

The Dark Knight | "kim yeni, kim eski?" hesağbıı




"Sir Michael Caine ikinci kez canlandıracak Alfred'i" demiş bulunduk lafın gelişi diye ama The Dark Knight hakkında iki şey karalamak farz oldu.

Michael Caine aynı karakterle yeni serinin ikinci filminde de var.
Peki sir dışında devam edenler kimler?

* Pis bakışlı Batman'inimiz olarak gene Christian Bale (aman nazar değmesin kendisi yakın zamanda Terminator serisinini devamında John Connor olarak da arz-ı endam edecek. Manyaklaştı iyicene)
* "Tüm zamanların en süper kötü adamı" diye düşündüğüm Gary Oldman, Gotham'ın iyi adamı James Gordon rolunde ("ne iş olsa yaparım abi" adamı kendisi)
* Batman araç gereç aş. adına Lucius Fox nam-ı diğer Morgan Freeman
* Ve ilk film villaini Scarecrow'u oynayan yeni nesil sayko aktorlerden Cillian Murphy (fragmanda Batman'ın teptiği arabada gözüküyor azıcık)

Kim var yeni?

* İlk filmin zayıf halkası Katie Holmes yerine Donnie Darko'nun ablası Maggie Gyllenhaal olacak Rachel Dawes rolunde Batman'ın yavuklusu olaraktan.
* Filmde Harvey Dent'in [üçüncü filmin villaini] Two Face'e dönüşümü Aaron Eckhart beyefendi ile izleyeceğiz.. (afişte rozeti tutuşu two face'in uğur parasını tutuşuna hoş bir gönderme olmuş)

Kadro görülebileceği üzere şahane ötesi. Filmin Türkiye'de gösterime gireceği gün yaz okulu vizelerimin bittiği, Metallica konserine denk gelen haftasonu. Hazır İstanbul'a gitmiş iken imax ile izleme fırsatı yakalarısam filmi, Metallica öncesi güzel gaza gelirim... Kısfmet...

-------

Hiç bahsetmediğim adam Heath Ledger... Aslında film onun filmi... O sebeple yazısı da ayrı olacak dediğim gibi...

The Joker

"why so serious?"


"The more successful the villain, the more successful the picture." - Alfred Hitchcock

The Dark Knight
'ın şahane bir film olacağını yıllar evvel buyurmuş Alfred efendi...
Uşak Alfred'i de ikinci kez dünyanın en britanyalı insanı Sir Michael Caine canlandıracak... Pek leziz..

Heath Ledger'a başka zaman uzun uzun değineceğim inşallah...

22 Haziran 2008

y viva espana


Dünyada şu reklamı çekebileceğiniz yegane ülke İspanya. Göz önünde olan, diğerlerinden daha populer olan sporlar konusunda üstünlükleri kıskandırıcı oldukça.. Dünyanın en keyifli futbol ligi onlarda, teniste Nadal, f1'da Alonso, nba'de Gasol ve Calderon..

Tek eksiklikleri futbolda ulusal takım düzeyinde başarı.. bakalım akşam ki maçta İtalya karşısında ne yapacaklar?

Mein Herz Brennt



Kişisel listemde kesin ilk beşte olacak, Rammstein'ın da açık ara en sevdiğim şarkısı.
Lilya 4-ever ve Hellboy II: The Golden Army'nin trailerlarında, Mercedes-Benz'in bir reklamında kullandığı enfes bir şarkıdır ayrıca..

Mutter albümünün açılış parçası olması sebebiyle tüm Mutter albümüne tapma sebebidir..

Adamı ağlatır, gaza getirir, kendinden nefret ettirir, kendine saygı duydurur...

İngilizce ve türkçe çevirileri de şöyledir. buyrun okuyun daha anlamlı olsun...


"......
Nun liebe Kinder gebt fein acht
ich bin die Stimme aus dem Kissen

ich singe bis der Tag erwacht

ein heller Schein am Firmament
Mein Herz brennt
......."

Bu Sen Misin?


Kalabalık içerisindeyken, çevrende yüzlerce tanıdık yüz varken bi başına kaldığını, herkese gülümserken aslında cildinin altında kafatası denen iğrenç kemiklerin gülmediğini ve aslında ruhunun da gülmediğini bilmen ironik bir şey mi?

Kampuste yürürken moralsizsin belki. Belki herkes moralsiz. herkes hafif delilik sınırlarında hareket ederken, "okulum bitecek mi?" veya "sınavlara çalışmaktan kafayı yedim. çılgınlığım da bundan, saklı gözyaşlarım da" modundayken en mantıklı halinin en üzgün anında ortaya çıkması komik mi, trajik mi?

Bu sen misin?

O kalabalık içerisinde eski sevgililerini, sevgilsinden ayrı kaldığı 24 saatte seninle cinsel ilişki kuran insanları, o insanların 24 saatliğine ayrıldığı insanları ve o insanlara aşık insanları görüyorsun. Bazısıyla 3 ayını paylaşmışsındır belki, bazısıyla bi geceni, bazısıyla bi gününü.. Belli mi olur? Daha uzun, daha güçlü, daha umutlu şeyler de düşlemişsindir belki?
Hiç biri o an yanında değilken inanıyor musun kadere? Karmaya? Eden buluyor mu? Yoksa bunlar sadece senin kurmaca düşüncelerin mi? Çok mu bencilsin acaba sadece kendin hakkında felsefi çıkarımlar yapıyorsun? Önemli misin sence koca evrende ki olaylar senin çevrende senmerkezli gelişiyor? Kitap almaya çıkıyorum diye evden çıkıp serserilerin olduğunu bildiğin sokaklardan yürümen cesaret mi? Yoksa sadece belanı mı arıyorsun? Ailen içerideyken neden sigara içiyorsun? Yakalanmak mı amacın gizliden gizliye?

Bütün herşey bi sebepten mi oluyor yoksa sen mi bunları yaratıp etik dersler almaya çabalıyorsun kendi kendine? Böyle mi farkedeceksin ne olduğunu, nasıl olduğunu?

Tüm filmin kamerası senin gözlerin diye yönetmen sen misin? Veya olayları yaşayan kahraman veya anti-kahraman? Her zaman anti-kahramanlara özendin aslında değil mi? Kendi etiği eşliğinde keyfince hareket eden ve her zaman kazanan. Grup kazancını değil kendi kazancını maksimize eden adam olmak daha kolay değil mi?

Sanırım kimse ne yönetmen, ne de başrol. Herkes sadece kameraman. Olayları gören ve kendi kendine anlatan. Belki de herkes yönetmen veya başrol. Sonuçta 7 milyar kötü film var ortada izleyemediğin. Elinde olan sadece kendi prodüksüyonun. Herkesin o filmi görmesini istemek de senin elinde, kendi özel belgeselin haline getirip değerlendirmek de... Veya geride kalan her kayıdı "bundan bi bok olmaz" diyerek çöpe atmak da senin elinde. Neyse ne de olsa izleyip "ahaha benimki daha güzel" diyebileceğin bi sürü film var çevrende..

Ama cevaplanması gereken tek ve önemli soru şu:

Gerçekten o kadar önemli misin ki evren sana uygun cevaplar veriyor, yoksa o cevapların olmasını sen mi sağlıyorsun kendi kendine?

21 Haziran 2008

Batının Ejderi'nin Hikayesi



Avatar: The Last Airbender'ı şiddetle hatta tehditle herkese tavsiye ediyorum... Tahminen sık sık burda bu nick animesi hakkında bi' şeyler yazacağım. Daha önce yazmış olduğum bir yazının güncellenmiş hali ile başlayayım.


2x15 The Tales of Ba Sing Se'de Iroh'un hikayesinin anlatıldığı 5. ve 9. dakikaları arası şunca yıllık ömrümde en çok amıma koyan yer olmuştur zannımca. Allahtan belamı rica etsem bu kadar olmazdı.


Iroh, Earth Kingdom'un başkenti ve düşmesi halinde savaşı bitirecek olan son Earth Kingdom şehri Ba Sing Se kuşatmasını oğlunun ölümü sebebiyle yarıda bırakır. Oğlu yerine koyduğu yeğeni Zuko'yu sürgününde yalnız bırakmaz ve mission:impossible olan avatar'ı kovalama işinde de yeğeninin yanında olur. Daha sonra olan olaylar sebebiyle Fire Nation'ında düşmanı olur. eski Fire Nation generalinin ve kaçak bi yaşam sürmeye başlar. zamanında fethetemediği Ba Sing Se'ye mülteci olarak girer ve münzevi bi yaşam sürer burda. 2x15te anlatılan hikaye Iroh'un Ba Sing Se'de geçirdiği bi gününü gösterir. Gidip bi piknik sepeti alır öncelikle. Gayet neşelidir, etrafındaki herkese iyilikler yapar yardım eder. Ayçiçeğini güneşten alıp gölgeye koyar, ağlayan bi çocuğa "little soldier boy comes marching home" şeklinde sözleri olan bi şarkı söyleyip neşesini yerine getirir, kendisini soymak isteyen bi adama cesaret verip hayallerinin peşinden koşabileceğine inandırır vs vs... En sonunda güneş batarken bi tepeye çıkıp piknik sepetini boşaltır ve ölen oğlunun resmini çıkarır. Resmin önüne tütsüler yakar. "happy birthday son. if only i can help you.." deyip ağlamaya başlar ve ağlarken "little soldier boy comes marching home, brave soldier boy comes marching home" diye şarkısını söyler..

Kesinlikle bir çizgi filmden fazlası...

Futbol Ülkesi Olmak


Futbol ülkesi değiliz demişken hazır o konuda da iki kelam edelim.
Yarı finalin büyük başarı olduğunu reddetmek dallamalık olur ama yarı final demek "kupaya giden yolu yarıladık diyebiliriz" veya "işin büyük kısmı bitti sayın kırca" demek değil ki kazansak bile bu bir futbol devrimi olmayacak. Umalım ki bi' evrimin başlangıcı olabilsin.

Türkiye bir futbol ülkesi değil; çünkü oturmuş bir futbol kültürü yok. Kupayı kazandık diyelim; çok sevineceğiz, en sevdiğimiz şey olan "dünya basınının bizi konuşması" olayı olacak, keko kurşunlarına bir kaç ceset bırakıcaz... Ama Türk futbolcuları gene genç yaşta şımarıcaklar, gene örnek profosyoneller olamayacaklar, gene Türkiye'de yetişip İtalya, İspanya, İngiltere gibi üst düzey liglere giden on Türk futbolcudan biri başarılı olacak.

Bu takım değil miydi dünya üçüncüsü olan, en kötü ihtimal avrupa şampiyonasında son dört takım arasına kalan? Takım kötü demiyoruz ki! Neden düzenli olarak bu başarıların gelmediğini, neden Dünya üçüncüsü olduktan sonra iki büyük turnuvaya katılamadığımızı söylüyoruz... Sadece şans ve gazla değil, tüm maç hatta tüm turnuva oynayan, göstere göstere kazanan bi' takım olabilmesi için ne gerektiğini düşündüğümü söylüyorum... "Takımda 8 tane Tuncay değil, 5 tane Hamit olsun ki başarılı olalım" diyorum...

Dün gece hayatımın en güzel gecesini geçirttikleri için teşekkür ederim. Futbola tapan ama sonuçlarını görmekten ve futboldan anlamayan insanların çokluğundan şikayetçi biri olarak kendilerine tüm samimiyetimle yürekten sonsuz teşekkür ediyorum. Yarı finale getirenler de bunlardı sanırım. Yürek ve samimiyet...

Hamit

Dün 14 km koştu aslanım. Milli takımımızda dünya üzerinde ki her ulusal takımda oynayabilecek tek adam bu. Koy İspanya'ya kessin Iniesta'yı, koy Hollanda'ya Van Der Vaart'ı yedeğe çektirsin, koy İtalya'ya Milan orijinli ortasahanın sonunu getirsin De Rossi ve Perrota ile.. Almanya'dan bahsetmeye gerek bile yok zaten Bayern Munich'de Schweinsteiger bu adamın yedeği.

Bu adamın sağ bek olarak oynayıp orta sahada eksikliğini hissettiğimiz maçlar büyük kayıptır bizim için... Türkiye sonuçta bir futbol ülkesi değil. Her daim yetenekli adamlarla dolu bir kadromuz olacaktır ama Bayern Münich'in orta sahasının değişmezi olabilecek kaç oyuncumuz olacaktır? Hamit'in top oynamayı gavur ellerde öğrenmiş olması bizim için büyük bir kazanç.

Comeback Kings


20 Haziran 2008

Sigara İçmek Öldürür


Yiyecek bi' şey bulamadım evde. Aç karna sigara içtim. Bok gibiyim..

Marifet gibi yazıyorum bi' de...

-----------------------------
Sigara
içmek kan
akışını yavaşlatır
ve cinsel
iktidarsızlığa
neden olur
-----------------------------


Moral vermek için yazmışlar canlarım, sağolsunlar.
Hangi erkek bunu bile bile içer ki sigara? Ama gerçek öyle değil işte. Kimse başına kötü şeyler geleceğini kabullenmez. "Bana bi bok olmaz" mantığı evrensel sanırım.. Ayrıca cinsiyet ayrımcılığına ne demeli? Neden "adet dönemlerinizi sıkıntılı mı sanıyorsunuz? Sigara için de görün ebenizinkini" tarzı şeyler yazmıyor kadınları da caydırmak için?

Sıcak ve Sessiz Gece


Hep böyle emo bloglar yazanları izledim hasetimden çatlayarak. Evet gece sıcak. Evet gece sessiz. Ama temmuz gelmiş nerdeyse ve saat 3.04 ne bekliyodun ki götüm?

Gece yalnız, küstah ve buruk
Derece yüksek ama içim soğuk
Konuşmak istiyorum ama sesim boğuk
Kaskatı olmuşum, her yer donuk...


Bu ayak üstü şairliğim de sıcak ve sessiz geceye ithaf olsun.. Hadi iyi geceler...

19 Haziran 2008

F.R.I.E.N.D.S.

İki arkadaşımın ısrarı ve sınırsız internetimle ne yapacağımı bilememem üzerine başlamıştım friends denen bağımlılığa. 10 sezonu yaklaşık 2 haftada indirip seyretmeye başlamıştım. ilk 3 sezon gayet eğlenceli "aa iyi ki indirmişim yahu" söylemleriyle geçti. ama 3. sezon geçtikten sonra ne olduğunu bilemez şekilde avcunun içine aldı dizi beni. 7 sezonu bir aydan kısa bi sürede her boş anımda seyrettim. bitirmeye çalışıyordum ama bitince ne olacağını da biliyordum. ve bitti. dün gibi aklımda diziyi bitridiğim ruh hali. gece 4 falandı sanırım. boş sokağı izledim 10. sezonun son bölümü the last one. neyse bu aralar tekrar başlamaya niyetim var bu arkdaşlara. belki sıfırdan hepsini tekrar tanır, bitince de tekrardan arkadaşlarımı kaybetmiş gibi hissederim..

3-5 tiriviri verelim:

* Courtney Cox'a öncesinde Rachel rolu teklif edilmiş ama senaryoyu okuduktan sonra kendisi Monica rolune talip olmuş.
* Chandler rolu için two and a half man'in alan'i Jon Cryer ve Iron Man'in yönetmeni Jon Favreau düşünülmüş. ilerleyen sezonlarda favreau monica'nın multimilyoner sevgilisi olarak dizide kısa bir dönem rol almıştı.
* 10 sezon boyunca dizide gözüken ünlülerden aklımda kalanlar: Brad Pitt, George Clooney, Bruce Willis, Sean Penn, Julia Roberts, Gary Oldman, Robin Williams, Danny DeVito, Charlie Sheen, Alec Baldwin, Jean Claude Van Damme, Billy Cristal, Ben Stiller, Helen Hunt, Christina Applegate, Reese Witherspoon, Denise Richards, Brooke Shileds, Rebeca Romjin Stamos, Winona Ryder, Elle Macpherson, Jay Leno ve dizide yıllar boyu gözüken Tom Selleck
* Bruce Willis
dizide Matthew Perry ile girip kaybettiği bir iddia üzerine iki bölüm bedava oynamıştır.
* Dizi boyunca Rachel herkesle aynı evi paylaştı bir dönem.
* Friends altılısı dışında 10 sezonun tamamında gözüken tek kişi Gunther.


deneme deneme...

blog denemesi bir ki
bir ki..

bir ki..


Related Posts with Thumbnails