30 Temmuz 2008

En Seksi Plajlar Diye Bi' Şey Varmış...

#1: Kaş, TÜRKİYE

Böyle bi seçim yapılmış. Oldukça şaşırdım ama resimler şahane diye koyayım dedim...
Merak ettiğim şey; kime göre neye göre? Hani bu plajlarda eşşek bile Angelina Jolie gibi mi gözüküyor? Ya da bu plajlarda sabahları yüzlerce prezervatif mi bulunuyor? Hayır ben Kaş'a da gittim, güzel bi yer ama aynen gittiğim gibi -bi kutu açılmamış durex ile- döndüm. Bilen varsa söylesin nerde yanlış yaptığımı.. Ben de sevişmek istiyorum arkadaş...

Daha fazla sinirlenmeden buyrun sıralamaya..

---

1| Kaş, TÜRKİYE
2| Malibu, ABD
3| Paros, YUNANİSTAN
4|Loreto, MEKSİKA

#2: Malibu, ABD

5| Pemba Adası, TANZANYA
6| Providensiya, KOLOMBİYA
7| Lanzarote, KANARYA ADALARI
8| Oahu, HAWAII

#12: Gotland, İSVEÇ

9| St. Lucia, KARAYİPLER
10| Perth, AVUSTRALYA
11| St. Phillip, BARBADOS

#13: Natal, BREZİLYA

12| Gotland, İSVEÇ
13| Natal, BREZİLYA
14| Nyasa Gölü, MOZAMBİK

#17: Krabi, TAYLAND

15| Fire Adası, ABD
16| Peter Adası, VİRJİN ADALARI
17| Krabi, TAYLAND


29 Temmuz 2008

Hatırlatma

- Jessica Biel'in ağzını koyuyorum buraya sadece ilgi çeksin diye.

Bu postun konusu yok. Kendi kendime hatırlatma sadece.
Yazmam gereken çok şey var ama çok üşeniyorum.

Heath Ledger yazısı çok uzun süredir bekliyor. The Dark Knight, Avatar ve Metallica konseri yorumlarımı unutmadan toparlayıp aktarmam lazım. Kimse okumasa bile kendim için yazmalıyım...

Hava sıcak bi' de belirtmem lazım...

24 Temmuz 2008

22 Temmuz 2008

Gascoigne


Gazza en son 3 aylığına akıl hastanesine kaldırılmış. Öncesinde intihar ettiği, sokaklarda dilendiği gibi şeyler de söyleniyor ama akıl hastanesine kaldırılışı kesin doğru. Yukarıdaki resimde Vinnie Jones kendisine ilk uyarıyı verirken gözüküyor. İngiltere tarihinin en tehlikeli iki adamı aynı karede... Vinnie Jones'un evinde bu resmin dev boyutunun olduğu söyleniyor, görmedim kendisini ama rivayetler böyle..


Nerden nereye diyebilir bazıları ama adamın cv'sinde şunlar olunca çok anormal değil:

- İngiltere adına milli maç oynadıktan 1 saat sonra milli forma ve kramponlarla pub'a gitmek.
- Lazio'da oynarken kendisinden yorum istendiğinde mikrofona büyük mutlulukla uzunca geğirmek ve 9 bin pound ceza almak.
- En iyi arkadaşı Jimmy Gardner'a bir travestiyle randevu ayarlamak.
- Faul çalmakta olan hakemin koltuk altını koklamak.
- Hakemin düşen sarı kartını çaktırmadan yerden alıp hakeme göstermek.
- Üzerinde bir tek çoraplarla Middlesbrough kantinine gidip öğle yemeği siparişi vermek.
- Rangers'da oynarken uyumakta olan arkadaşı Richard Gough'un üzerine işemek.
- Lazio'da oynarken Roma'da ayağa kalkıp, gazetecilerden tam sessizlik isteyip, çok gürültülü bir şekilde gaz çıkarmak.

Ne güzel adamdın sen be Gazza...

Hastası Olduğum Formalar vol. III


Hollanda, 1998, İç saha forması
#8 Dennis Bergkamp

24: Exile



Geçen sezon greve takılan 7. sezon ocak 2009da başlıyor. Abiler bi sene boş durmamış 2 saatlik film yapmışlar 6-7 arasına. "Jack is back" diyesim var..

Vay Anam Vay



"
sevdiğim bir kadın, adı adriana
sksen yar olmaz bu sana bana
anla adriana, muhtacım sana
kemiriyor kalbimi sanki pirana
acil ihtiyacı var pansumana

"

Manyak





- Ruh hastası nedir?
- Budur.

---

kaynak: noyan s.

God of War III



[in the end there will be only chaos - kratos, olympos]

19 Temmuz 2008

del piero


O kadar forma muhabbetinin üzerine dayanamayıp gidip yeni bi' forma aldım.
Başlığın küçük yazılmasının sebebi ismin de küçük yazılıyor olması...

Hastasıyım Del Piero'nun...

18 Temmuz 2008

Hastası Olduğum Formalar vol. II

Meksika, 2005, İç saha forması
#9 Jared Borgetti

Hastası Olduğum Formalar vol. I



İngiltere, 1996, Dış saha forması
#8 Paul Gascoigne

17 Temmuz 2008

Death Magnetic


Metallica'nın yeni albümünün kapağı çıktı ortaya.
Süper bir kapak ama Metallica'ya benzemiyor sanırım...

Msn


[ -hoşçakal erkan ]

Absolut III

[psycho, groupie, cocaine, crazy]

Ondskan


Cnbc-e'de iki kere yarım yarım izledikten sonra bir gece "az sonra ondskan" şeklinde reklamını görmemle arkadaşlarımı ekip seyrettiğim bi' filmdir bu. Neden iki kere az biraz başından az biraz kıçından seyrettikten sonra çok merak etmeme rağmen indirmediğimi bilmiyorum. Neyse, adam gibi seyrettiğim günden sonra oldukça sık çevreme bahsettim bu filmden "olm bi film var yok bu kadar gaza getiren bi' şey şöyle şahane, böyle müthiş" şeklinde. Sonra hafiften kafam bastı da neymiş bu film diye bi araştırayım dedim, film 2004 yılında en iyi yabancı film dalında oscar'a aday olmuş zaten. Bi' akıllı ben değilmişim yani...


Ana kahramanımız Eric Ponti sorunlu, hafif arıza bi tiptir. Düzenli olarak okullardan atılır ama atılmasını sağlayan şiddet eylemlerinin sebebi evde gördüğü üvey baba zulmudur. En sonunda prestijli bi' özel okula gelir ve burda adam akıllı durmaya karar verir. Ama okulun dinamikleri geleneklerine ve hiyerarşiye dayanmaktadır. Elemanımız akıllı durup işkence mi görecek, yoksa karşı koyup gene okuldan mı atılacak? Filmin dayandığı temel çarpışma bu. Başrol oyuncumuz süper asi zaten (ki kendisi filmden sonra Abercrombie & Fitch mankeni olmuştur) kendisi için 3-5 yorum okuyayım dedim geneli yalarım yavrum seviyesinde olduğundan kendisine teşekkür edip çıktım...


Objektif olarak filmin gerçekten güzel olduğunu, iMDB ratinginin 7.9 olduğunu ve tek kötü yanının isveççe olduğunu söyleyebilirim..

İzleyin beğenmezseniz paranız iade..

15 Temmuz 2008

Ruanda Oteli


Belçikalılar Ruanda'ya geliyor ve oranın yerel halkı üzerinde yapay ırksal ayrımcılık yaratıyor. Birbirinin tıpkısı olan insanları Hutu ve Tutsi şeklinde ayırıyorlar.

Peki nasıl?

Biraz daha uzunca boylu olanları, narin görünüşlüleri, zengin olanları (10 ineği olan başka bi özelliğe bakılmadan tutsi olarak kaydediliyor mesela), okumuş olanların kimliklerine Tutsi yazıyorlar. Hutu yazılanlar ise kalanlar yani nüfusun büyük çoğunluğu, fakirler.
Belçika aktif söz sahibi iken ülkeyi Tutsilere yönettiriyorlar, ülkeyi terkederken de yönetimi Hutulara devrediyorlar. Yıllar yılı kuyruklarda geride kalmış, hakları yenmiş, daha kısa boylu, daha geniş burunlu, daha fakir Hutular yönetime geçince bildiğin manada götleri kalkıyor ve intikam çanlarını çalıyorlar -eski- imtiyaz sahibi tutsiler için. Hutu hükümeti aktif olarak harekete geçmiyor ama radikal eylem planlarına sahip Interahamwe gibi örgütlere de ses çıkarılmıyor. Hutu başbakanının öldürülmesiyle fitil ateşleniyor, soykırım bir anda başlıyor.



İşin fenası soykırımı "ne ile" gerçekleştirdikleri. Kurşun pahalı. Dışarıdan tanesi 50 cent'e gelen palalarla öldürüyorlar Tutsileri. Yorulunca aşil tendonunu kesip kıvranmasını izliyorlar, sonra katliama devam. Hutular parası olan Tutsilere bi kıyak yapıp, kurşun parası verdikleri takdirde kurşunla ölmelerini sağlıyorlar. Fransa olsun, Belçika olsun, Birleşmiş Milletler olsun "kardeşi kardeşe kıydırmak" denen şeyi başarıyorlar yani. 800.000 ile 1.000.000 arası ölü olduğu söyleniyor. Bunlar arasında sadece Tutsiler de yok. Radikal Hutular (Interahamwe), ılımlı Hutuları da kesiyor olaylar sırasında bilinçli olarak.

Olaylar 100 günde sona eriyor Hutu hükümetinin devrilmesi ile sona eriyor.

100 günün özeti şöyle:
Gün başı 10.000 kesilmiş adam sayısı
sayısı bilinemeyen yaralı ve kayıplar
soykırımdan kaçan onbinlerce Tutsi ve ılımlı Hutu
soykırım sonrası intikam almak isteyen Tutsilerden kaçan 2.000.000 Hutu mülteci...

Ve cesetlere dadandıkları için öldürülen köpekler. Köpek soykırımı. O dönem Ruanda'da sırf bu sebeple köpek kalmadığı söyleniyor. O da farklı bir filmin konusu. Shooting Dogs seyredemeyecem ama malesef, yeterince midem kalktı....

Spider Man - Iron Man - Hulk



Seyrettiğim en nefis şeylerden biri. Muhtemel avengers ön izlemesi...

14 Temmuz 2008

Pirates of the Caribbean'la Geçen 24 saat



Son 24 saatte 3 filmi tekrar izlemek suretiyle 8 saate yakın zamanımı aldı korsanlar. -Bu arada 7 saat uyuduğumu ve sabah kalkıp okula gittiğimi de belirtmem lazım.- Yüzüklerin Efendisi dışında tamamını sinemada izlediğim tek seri olma özelliğine sahip olmasından zaten çok sevdiğimi anlamam lazımdı ama tekrar izleyince farkettim ki tapıyorum ben bu seriye.

Özenle altını çiziyorum ama "jack sparrow çok tatlıaa" veya "üfff keira knightley taşozz" sevmesi değil. Seriyi komple seviyorum.

  • Geoffrey Rush'ın hastalıklı derecede mükemmel oyunculuğunu (3. filmde şov yapıyor resmen)
  • Johnny Depp'in Keith Richards'tan özenerek yarattığı karakterin harbi Keith Richards karşısında göze batmamasını
  • Sürekli herkesin birbiri ardından dolap çevirmesini
  • Dövüş kareografilerini
  • Dövüş mekanı saçmalığının, kareografilerin zorluğunun, katakullilerin ve film uzunluğunun her filmde artmasını seviyorum.



Bu kadar da değil. Detayları seviyorum. Barbosa'nın elmasının elinden düşürmemesini, 2. filmin sonunda canlı kanlı olarak nihayet elmayı yiyebilmesini, Davy Jones'un hikayesinin tamamını, James Norrington'ın her filmde bambaşka adamlar olmasını seviyorum. The Curse of the Black Pearl'in başındaki muhabettin, At World's End'in sonunda tekrarlanmasını, laf sokmalara bazen film atlayarak da olsa karşılık verilmesini seviyorum.


3 filmi bu kadar kısa sürede izleyince bazı şeyler gözümüze batıyor tabi. Hikaye esasen Will Turner'ın hikayesi. Hatta Kingdom of Heaven'a da benziyor. İkisinde de nalbur olan Orlando çocuğumuz hikayenin sonunda "çüş falan olarak" kazanabileceği en hayvani sıfatları kazanıyor. Jack Sparrow köyün delisi tadında bir karakter olabilirmiş azcık dialoglarını azaltsalar. Oyunculuk desen Geoffrey Rush, hikayenin kahramanı desen Orlandı Bloom, karakter hikayesi desen Davy Jones iken neden Jack Sparrow'dan ibaret gibi gözüküyor seri? Onu da Johnny Depp'in uluslarası kabul gören karizmasına sorun...

İlk filmin başından, üçüncü filmin sonuna kadar özetlersek:

Jack Sparrow ve Hector Barbosa birer kere ölmelerine rağmen seriyi canlı bitiriyorlar.
Elizabeth Swann küçük bir kız olarak ilk aztec altını çalmasıyla başladığı seriyi korsanların kralı olarak tamamlıyor.
Will Turner ölümden dönüp nalbur olduktan sonra Flying Dutchman'in kaptanı olarak ölümsüz ve belki de en önemli korsan oluyor.
Will ve Elizabeth evleniyorlar bir de üstüne üstlük savaşın ortasında. Görkemli bir sahne çekmek adına çok abartılmış ama filmin genel mantığına uygun olarak eğlenceli bir sahne olmuş tabi ki...

12 Temmuz 2008

Nuri Bilge Ceylan


3 Maymun ile Cannes'da "en iyi yönetmen" ödülünü almasaydı ismini bilen insan sayısı şu ankine oranla ne kadar olur du acaba? "Bu sene Cannes'da ödül alan türk yönetmen kim?" şeklinde sorsak kaç kişi ismini söyleyebilir hala? Neyse değinmek istediğim bu değil (filmi bende beğenmedim zira), Nuri Bilge Ceylan'ın fotoğrafçılığı.


"oha neyle çekmiş bunları yahu" dememle beraber ekipmanının ne olduğunu öğrendim (google sağolsun) 160 milyon piksellik, on-the-fly HDR yapabilen (ne olduğunu tam olarak bilmemekle ama azcık fikir sahibi olmakla beraber) Seitz Roundshot D3 ile çektiğini belirteyim... "ee güzel aletmiş alalım biz de bundan bi tane" demek isteyenlerin kulağına fiyatının 40.000$ olduğunu fısıldar, nasıl göt olduğunu büyük bir zevkle izlerim...


- Nerden ulaşabiliriz bu fotoğraflara peki?
- Buyrun burdan ilerleyiniz. Afiyet olsun.

Civil War


Marvel evrenini tamamen değiştiren bir seri Civil War.
Halk ve hükümetin süperkahramanlara cephe alması ve "kimliklerinizi açıklayın ulen" denmesi üzerine ikiye ayrılan süperkahramanların savaşını anlatan seride geçmişten beri süregelen tabular yıkılıyor. Sırf bu sebepten bile özel bir ilgi gerektiriyor.

Bence (ve pek çok kişiye göre sanırım) yıkılan tabulardan en önemlisi olarak daha serinin başında Spider Man'in basın toplantısı düzenleyip kimliğini deşifre etmesi var. Manyak mısın spidey? Nereye kadar bu Iron Man yalakalığı? hee?


Iron Man yalakalığı demişken ana konuya biraz değineyim. Fazla detaylandırmadan halkın neden süperkahramanlara düşman olduğunu şeyedeyim. Nitro isminde genç bi zibidi patlayıp 400 sivilin ölmesine yol açıyor, insanlarda korkuyla "yarın bi' gün biz de ölmeyelim lan?!" refleksi gösterip cephe alıyorlar bizim elemanlara.. Sonra iron man çıkıp diyor ki gelin hep beraber hükümete katılalım, memur gibi süper kahramanlık yapalım vs vs... Buna karşılık diğer taraftan Captain America çıkıp "lan zibidi! dünkü bok! kimliği deşifre olmuş süperkahraman mı olur? ben sksen açıklamam kimliğimi.." diyor. Bunların destekçileri çıkıyor Fantastic Four bile kendi içinde ikiye bölünüyor..


Spidey hükümet tarafında "Iron Man kral olm. gelin siz de bize katılın, gerçekten çok şahane bak valla" diyor, Wolverine asiler tarafında kalıyor "işim olmaz hükümetmiş, demir adammış falan. Captain America anlar benim halimden" falan filan diye konuşuyor... Geçen gördüm facebookta şu resimleri falan profil fotoğrafı yapmışlar.. Karaktersiz ibişler işte..


Sonunda olan oluyor. Kim kimi dövüyor, kim kazanıyor söylemiyim bi' şekilde araştırın öğrenin.
Aşşağıdaki resim spoiler değil, güzel olduğu için orada son olarak belirteyim... Sıkılgan tavşan Deniz iyi günler diler..

Iroh ve Ulusa Sesleniş


Fire
is the element of power. The people of the Fire Nation have desire and will, and the energy and drive to achieve what they want.

Earth is the element of substance. The people of the Earth Kingdom are diverse and strong. They are persistent and enduring.

Air is the element of freedom. The Air Nomads detached themselves from worldly concerns and found peace and freedom.

Water is the element of change. The people of the Water Tribe are capable of adapting to many things. They have a deep sense of community and love that holds them together through anything.

It is important to draw wisdom from many different places. If we take it from only one place, it becomes rigid and stale. Understanding others - the other elements, and the other nations - will help you become whole.

- 02.09, Bitter Work -



Ellerim titriyor, gelsin artık yeni bölümler... Bütün gün cnbc-e seyredecek kadar, zamanında netten çekip seyrettiğim dizileri tekrardan tv'de izleyecek kadar sıkılmış durumdayım zaten...

11 Temmuz 2008

Sozin's Comet


Final bölümünün isimleri açıklanmış. Hayırlı olsun.

318: Sozin's Comet, part 1: The Phoenix King
319: Sozin's Comet, part 2: The Old Masters
320: Sozin's Comet, part 3: Into the Inferno
321: Sozin's Comet, part 4: Avatar Aang

Two Face



The Dark Knight setinden sızan fotoğraflarla two face'in filmde nasıl olacağını gösterdi.
"Film zevkimin içine sçtın, ben süpriz olsun istiyodum lan göt" diyecekler için resmi koymayıp link vermeyi daha uygun buldum. (çok düşünceliyim)

- akşam ne yiyim lan? döner mi yiyim, barbunya mı yiyim?

Max Payne


Max Payne'in ilk fragmanı. Oyunun hastası bir olarak gideceğim ama basit aksiyon filmi gibi geldi bana ilk izlenim. Umarım göt olurum..


-amuğuza goymaya geleyom..

Stay Hungry, Stay Foolish

Steve Jobs
"stay hungry, stay foolish"


bonus: altyazılı video

10 Temmuz 2008

Absolut II


Reklam serisinin ikinci halkası. Belki de en başarılısı...

wall-e

-şu fıratın suyu akar serindiiir, oooy...

2 sene önce hangi film hatırlamıyorum ilk kez görmüştüm teaser'ını. Pixar'da 4 elemanın bi' cafede animasyon fikirlerini tartışmasını resimlerle gösteriyordu. O masadan cars, toy story, the incredibles ve finding nemo çıkmış. ve o gün çıkan fikirlerden hayata geçirilmeyen bir tek wall-e kalmıştı. Filmi de fikir babası olan ama film çekilmeden ölen arkadaşlarına adıyorlardı felan felan...

Nedense o zaman çok etkilemişti beni ve film hakkında adam akıllı bir fikrim yokken bile seyredeyim ben bu filmi demiştim.. Neyse wall-e geldi dünyada sinemalara. Şu an iMDB ratingi 8.8 ve 2000 sonrası gelen filmler arasında kendisinden yüksek rating alan film yok (lotr serisi, memento, amelie, eternal fıntır fıntır, old boy, gladiator vs..) Genel listede de bir ara altıncılığa kadar yükseldiğini de eklemek suretiyle şu an 19. olduğunu belirteyim...

En çok merak ettiğim kısmı filmin, sadece 1/3ünün konuşma içeriyor olması.

Neden bu kadar az konuşma var peki?

Çünkü film insanoğlunun dünyayı terketmesinin üzerinden 700 sene sonra hala işini yapan sempatik ve yalnız robot wall-e'yi anlatıyor. En yakın arkadaşı radyasyondan etkilenmeyen hamam böceği bile oldukça komik gözüküyor. Pixar zaten benim gözümde cars ve finding nemo ile "ne yapsalar izlerim abi" moduna gelmişti ama fragmanı da heyecan verici...

Gelsin koşa koşa gideceğim bu filme.. Hem pixar, hem fragmanı güzel hem de ratingi hayvan gibi... Aha bu aşşağıdaki de fragmanı...
Related Posts with Thumbnails