Skibbe iyi niyetli bir adam (hemen yanımda TV'de Güntekin Onay kurdu bu cümleyi salisesinde çarptım) ama teknik direktörlük bakımından adam 3. maçında kırık not aldı taraftar gözünde. Haa nolur? Ard arda iki maçı 4-1 / 4-0 kazanır unuturuz gene herşeyi de şimdilik can sıkıyor Galatasaray.
Kayseri ile zaten iki hafta önce maç yapmışız. İki takımında daha etkili, daha baskılı olmasını bekliyordum ben ama tam tersi iki taraf birbirinden pısırık oynadı. Skibbe sana laf anlatmaktan göbeğim çatladı. Dinle bak hacı son kez söylüyorum. Senin takımında 3 tane forvet (ümit-nonda-baros) 4 tane mis gibi kanat (kewell-hasan-arda-aydın) bi tane de şahane ofansif ortasahan(lincoln) var. Arkasında defansif olarak koyabileceğin adamlardan Mehmet Topal, Ayhan ve Barış uzaktan koydu mu oturtan adamlar artı Barış ve Ayhan'a "gidin ulan ileri" desen paşalar gibi forvet arkası da oynar bu adamlar.
Türkçe öğrensen ve bana "ulan göt! bu takımda bu kadar şahane defansif ortasahalar var oynatmayım mı? haa?" desen yemin ediyorum bi anda terbiyemi kaybeder kafa göz dalarım sana. Süper lig lan burası, senin oyuncuların Galatasaray forması giyiyor. Tamam cm oynuyormuş gibi 3 forvet 2 kanat 2 forvet arkası koy demiyorum ama senin her şekilde lig maçlarına Baros banko yanına keyfine gör Ümit veya Nonda ile çıkman lazım. Ortasahaya da koyacan ya Linderoth ya Topal olmak üzere bi tane defansif adam, kanatlar Arda ve Kewell oynar zaten, rakibine göre iyice forvete sırtını vermiş Lincoln mü koyarsın, Ayhan'ı mc olarak koyup "Real Madrid'de Guti, burda sen aslanım" mı dersin ben karışmam ama adam gibi 4-4-2 oynat be adam...
Neyse çemkirdim bu adam gene haftasonu finali olarak maçtan aklımda kalanları yazayım.
*Kewell her maç bi kere aboo çektiriyor bana, zaten severdim, hastası oldum.
*Arda Türkiye liginin kralı olabilir ama kafası dağınık gibi adamın.
*Ümit resmen defansta kayboldu, bu adam top alıp rakibi yıpratmaz ki arkadaş, ver ayağına direk şutunu atsın. Olayı bu...
*De Sanctis'in o kurtarışını gördüm, bu adam 5 sene Galatasaray'da kalsın dedim. Yeni Taffarel, yeni Mondragon olsun.
*Lincoln bu maç çok iyiydi, beni kızdıracak hiç bir şey yapmadı.
*Farkettim ki bizim takım da herkes yaldır yaldır şut atabilir. Düşün şimdi Hakan Balta vuruyor, Mehmet Topal vuruyor. Arda, Kewell, Lincoln gibi adamlar zaten vurabiliyorlar biliyoruz. Ayhan ve Barış'ın da golleri var uzaktan şahane güzellikte. O zaman aklıma ne geliyor biliyor musun? Neden yıllardır Hasan Şaş ve Sabri çok vurabiliyormuş gibi uzaktan bam güm dağlara taşlara vurdular, neden bütün duran topların başına geçtiler.
*Baros gol atsın da rahatlayalım be..
31 Ağustos 2008
30 Ağustos 2008
Anna
Sözde sporcu. Bugune kadar kortlardan 3.5melyon reklamlardan 85melyon kazanmış kendisi. 2003ten beri maç yapmıyor bildiğim kadarıyla hala en çok tanınan bayan tenisçilerden biridir. "Kas yap, çalış" diyenlere "güzelliğim bozulur" diye reddedenden ne hayır gelir ki?
Sevmedim, sevemedim bu karıyı zaten..
Hold'em da elden gelen as-papaza da Anna Kournikova denir (officialmış 2005ten beri, başın sağolsun big slick) bilmezdim sebebini. Sonraları sebebinin baş harf benzeşmesi [ace king - anna kournikova] olduğunu söylemişti kumarşinas bir arkadaşım ama anlamsız gelmişti hani illa isim vereceksen andrei kalaşnikof falan da denebilirdi.
Bugun daha komiğini öğrendim, isim muhabettinin sebebi as-papaz ile ortak özelliğiymiş Anna'nın..
As papaz için ne deniyormuş meğer: looks good but never wins
Noldu peki şimdi? Ben kendi kendime sevindim poker camiası dalga geçti Anna ile diye...
Loser dedikleri ben olsam gerek...
Guerilla Marketing
Ne demek bu? Kısaca az enerji, az maliyet ama çok tepki toplamaya yarayan, temelinde yaratıcılık ve ilgi çekicilik olan pazarlama yöntemi. Böyle bi durumda klasik olarak tv, billboard, radyo reklamlarından ayrılan reklamlar olarak da algılanabilir. Belli sınırları olmayan, bazen ek maliyetine (dava) katlanılması gereken ama başarılı yapıldığı takdirde böyle nasıl diyeyim (hmmm?) sipalileri balya balya saymanızı sağlayacak pazarlama yöntemleridir. Benim anlayışımla reklamın sıkıcı, bilgilendirici olmaktan nasıl çıkıp eğlenceli, maliyetsiz etkileyici olacağıdır. Enerjinin kaybolmaması ilkesiyle düşünürsek bu denklem için ilgiyi çeken şey zekadır.
Aklıma süper bir örnek geldi de son olarak onu ekleyeyim dedim.
Star zamanında haberlerden sonra "Cem Yılmaz'la spor haberleri az sonra sizlerle olacak" derdi. Okulda muhabbetini duyardık:
- olm dün akşam cem yılmaz varmış starda
- yoktu yaa, ben bekledim, zibidinin teki sundu sporu
- resmen adam skiyolar ya, ne biçim iş bu...
Star'ın yaptığı muazzam bir gerillacılıkmış, yıllar sonra farkettim. Türkiye'de 30000 Cem Yılmaz da olsa, "spor haberlerinde Cem Yılmaz" denince aklına tek bi' şey geliyordu insanın. Haberleri sunan adamın ismi Cem Yılmaz değil de Ahmet Güven olsaydı "ahmetgüvenlesporhaberleri" diye bi anons duymayacaktık elbette.
Yaptıkları yasal mı? Evet. Etik mi? Değil. İşe yarıyor mu? Kesinlikle...
Aklıma süper bir örnek geldi de son olarak onu ekleyeyim dedim.
Star zamanında haberlerden sonra "Cem Yılmaz'la spor haberleri az sonra sizlerle olacak" derdi. Okulda muhabbetini duyardık:
- olm dün akşam cem yılmaz varmış starda
- yoktu yaa, ben bekledim, zibidinin teki sundu sporu
- resmen adam skiyolar ya, ne biçim iş bu...
Star'ın yaptığı muazzam bir gerillacılıkmış, yıllar sonra farkettim. Türkiye'de 30000 Cem Yılmaz da olsa, "spor haberlerinde Cem Yılmaz" denince aklına tek bi' şey geliyordu insanın. Haberleri sunan adamın ismi Cem Yılmaz değil de Ahmet Güven olsaydı "ahmetgüvenlesporhaberleri" diye bi anons duymayacaktık elbette.
Yaptıkları yasal mı? Evet. Etik mi? Değil. İşe yarıyor mu? Kesinlikle...
Pripyat, Çernobil'in Gölgesi
Çernobil'in etkilerini en net hisseden yer burası.
Santrale sadece 4 km uzakta olmasından ötürü, nukleer sızıntının başlamasından sadece bir kaç saat sonra ordunun (çoğunlğu Kiev'den olmak üzere) getirdiği 1000den fazla otobüs ile 48.000 kişilik nufusu 3-4 saatte bir daha dönmemek üzere tahliye edilmiş bir şehir.
En tehlikeli nukleer parçacıklar şeklinde tabir edilen (ne demekse) zamazingoların Pripyat üzerinden silinmesine hala 980 sene var.
1990ların ortalarında yerli halktan 200 kadar kişinin buraya döndüğü ve radyasyon madyasyon dinlemeyip hala yaşadıkları, kendi çaplarında minimal bir hayat sürdükleri de başka bir gerçek. Helal olsun demek adamlara, sıla hasreti dedikleri şeye dayanamamış olacaklar heralde..
Call of Duty 4 : Modern Warfare oynayan herkesin çok iyi bileceği bir undercover görev var. Bu şehrin birebir tasarlanmış halini harita olarak kullanmışlar. Terkedilmiş binalardan geçiyorsun, şehrin içinde ruslardan kaçıyorsun, en sonunda da yukarıdaki dönem dolabın yanına pusup geleni geçeni indirip bizi kurtarmalarını bekliyoruz. Oyundan sonra şehrin resimlerine bakarken yıkık dökük binaları, havuz içerisinde gezinen köpekleri, yerde kalmış oyuncak bebekleri daha doğrusu oyunda tasvir edilmiş kıyamet sendromunun gerçek olduğunu görünce insanın içi cidden fena oluyor.. Düşünsene, bir gece sokağına ordu yağıyor bin otobüsle ve "bir daha dönmemek üzere seni götürüyoruz" diyorlar. "Trajedi nedir hacım sence?" diye sorsan, fazla düşünmem "budur" derim...
Santrale sadece 4 km uzakta olmasından ötürü, nukleer sızıntının başlamasından sadece bir kaç saat sonra ordunun (çoğunlğu Kiev'den olmak üzere) getirdiği 1000den fazla otobüs ile 48.000 kişilik nufusu 3-4 saatte bir daha dönmemek üzere tahliye edilmiş bir şehir.
En tehlikeli nukleer parçacıklar şeklinde tabir edilen (ne demekse) zamazingoların Pripyat üzerinden silinmesine hala 980 sene var.
1990ların ortalarında yerli halktan 200 kadar kişinin buraya döndüğü ve radyasyon madyasyon dinlemeyip hala yaşadıkları, kendi çaplarında minimal bir hayat sürdükleri de başka bir gerçek. Helal olsun demek adamlara, sıla hasreti dedikleri şeye dayanamamış olacaklar heralde..
Call of Duty 4 : Modern Warfare oynayan herkesin çok iyi bileceği bir undercover görev var. Bu şehrin birebir tasarlanmış halini harita olarak kullanmışlar. Terkedilmiş binalardan geçiyorsun, şehrin içinde ruslardan kaçıyorsun, en sonunda da yukarıdaki dönem dolabın yanına pusup geleni geçeni indirip bizi kurtarmalarını bekliyoruz. Oyundan sonra şehrin resimlerine bakarken yıkık dökük binaları, havuz içerisinde gezinen köpekleri, yerde kalmış oyuncak bebekleri daha doğrusu oyunda tasvir edilmiş kıyamet sendromunun gerçek olduğunu görünce insanın içi cidden fena oluyor.. Düşünsene, bir gece sokağına ordu yağıyor bin otobüsle ve "bir daha dönmemek üzere seni götürüyoruz" diyorlar. "Trajedi nedir hacım sence?" diye sorsan, fazla düşünmem "budur" derim...
29 Ağustos 2008
Max Payne The Dark Knight'tan daha iyi olacak
Elbette benim değil, Max Payne karşimiz Mark Wahlberg'ün söylemi bu. İlk duyduğumda bu lafı resmen filmden soğumuştum ama fragmanı umut veriyor dürüst olmak gerekirse...
Sanırım film güzel olacak. The Dark Knight'la hiç bir şekilde kapışamaz bence ama gene de izlenesi...
Max Payne
Sanırım film güzel olacak. The Dark Knight'la hiç bir şekilde kapışamaz bence ama gene de izlenesi...
Max Payne
28 Ağustos 2008
Gary Oldman'ın Sesi
Az önce resmen götüm attı. Sözlükten öğrendim bu götümü attıran olayı [panwithme'nin #13901483 nolu entrysi vasıtasıyla] sizlerle de paylaşayım dedim. (çünkü sevgi paylaştıkça çoğalır slfjasşlf)
Olay nedir? The Dark Knight'ın viral marketing zamazingolarından The Joker'in sitesi whysoserious'da bir test var [ki kendisini bitirememiştim] testi sonlandırabildiğiniz zaman şu siteye varıyorsunuz..
Numaranızı doğru yazın, başka bi' şey gerekli değil... (bi de okumaya üşenirsiniz diye belirteyim şifre: needle)
Hadi kolay gelsin...
---
spoiler: numarayı verince yakalanıyorsunuz gotham city police department tarafından. Gary Oldman size "yarraa yan bastın goççum" temalı bi konuşma yapıyor :reliops
Repeat After Me
27 Ağustos 2008
26 Ağustos 2008
Milan
08-09 sezonunda De Sanctis, Meira, Kewell ve Baros'u aldı Galatasaray resmen. Güven vermeyen kaleye İtalya gibi kaleci üretmesiyle ünlü bir ülkenin yedek kalecisini, stoperde Song'un boşluğunu Song kalitesinde bir Portekizliyle doldurduktan sonra forvete cidden ismi büyük bir adam eklendi en son. Kewell transferi diğerlerine kıyasla gereksiz duruyor gibi gözüksede kendisi taptığım bir oyuncu olduğu için en çok ona sevindim. Şaka gibi. Galatasaray'ın son iki sezon yabancı transferlerine bakınca aklıma başka bi' şey gelmiyor. Bu saydığım adamların yanında geçen sene aldığımız İsveç'in kaptanı, döneminde bundesliganın en iyi oyuncularından biri olan adamları koyacağız. Kadro bokunu çıkardı ama bunu belirtmek lazım. Türkiye ligini götürebilecek iki tane 11 çıkabiliyor şu an.
ideal 11 [4-2-3-1]: de sanctis | uğur, meira, servet, hakan, | mehmet topal, linderoth | kewell, arda, lincoln | baros
bunların hepsi sakatlansa[4-4-2]: aykut | sabri, emre güngör, emre aşık, volkan | ayhan, barış, hasan şaş, serkan veya aydın | ümit, nonda
ilk 11'de avrupadan futbolu takip eden standart bir futbol izleyicisinin bilmesi gereken Meira, Linderoth, Lincoln, Baros ve Kewell ve Arda var. Azcık daha ilgiliyse avrupa şampiyonasında oynamış olan Servet, Hakan ve Mehmet'i de bilecektir. Bu ne demek? Galatasaray'ın bi anda ilgi çeken bir taım olması demektir. Elin gavuru şampiyonlar ligine gitmezsek elbette maçımızı takip etmeyecektir ama olur da gidersek ŞL'e bu kışın flaş takımı bile olabilir Galatasaray. Kısmetse baharı görürüz...
Hala şoktayım. Maç olsa da seyretsek diye kuduruyorum. Ama adam gibi Arda ve Kewell beraber oynasınlar, kalede De Sanctis olsun, Baros tek forvet çıksın. Rahat rahat izleyelim şu adamları be...
ideal 11 [4-2-3-1]: de sanctis | uğur, meira, servet, hakan, | mehmet topal, linderoth | kewell, arda, lincoln | baros
bunların hepsi sakatlansa[4-4-2]: aykut | sabri, emre güngör, emre aşık, volkan | ayhan, barış, hasan şaş, serkan veya aydın | ümit, nonda
ilk 11'de avrupadan futbolu takip eden standart bir futbol izleyicisinin bilmesi gereken Meira, Linderoth, Lincoln, Baros ve Kewell ve Arda var. Azcık daha ilgiliyse avrupa şampiyonasında oynamış olan Servet, Hakan ve Mehmet'i de bilecektir. Bu ne demek? Galatasaray'ın bi anda ilgi çeken bir taım olması demektir. Elin gavuru şampiyonlar ligine gitmezsek elbette maçımızı takip etmeyecektir ama olur da gidersek ŞL'e bu kışın flaş takımı bile olabilir Galatasaray. Kısmetse baharı görürüz...
Hala şoktayım. Maç olsa da seyretsek diye kuduruyorum. Ama adam gibi Arda ve Kewell beraber oynasınlar, kalede De Sanctis olsun, Baros tek forvet çıksın. Rahat rahat izleyelim şu adamları be...
25 Ağustos 2008
Torbalı
Yaratıcı reklamcılığın önemli unsurlarından bir tanesidir interaktif olmak. Torba gibi elde taşınan bir nesneye reklam verince de bu unsuru görmezden gelmemek lazım.
Esasen ne eşşek şakası çıkar bu malzemeden, bu mantıkla da ciddi bi şey yazıyorum şurda diye daha fazla uzatmayayım... En altta ki YKM reklamına mansiyon veriyorum ayrıca...
24 Ağustos 2008
Prison Break
4. sezon fotoğrafları çıkmış. 1 Eylül'de 2 saatlik bölümle başlıyormuş.
Fotoğrafta Whistler gözükmüyor, Sara ablamız tekrar ortaya çıkmış. T-Bag janti gene. Merak uyandıran karakter olarak kendisine oynuyorum.
3 yeni karakter var. Linc'in solundaki takım elbiseli My Name is Earl'ün Frank'i, Boston Public'in Danny Hanson'ı zenci aksanlı beyaz Michael Rapaport. Adam her yerde karşımıza çıkıyor...
dın tıkı tıkı dın dın...
Esas Oğlanın Dayak Yeme Klişesi
[soldaki resim hoş olmadı sanırım açılış için slfaslkgas]
Bi tane film var mı ki esas oğlanın dayak yemeden, işkence görmeden tıır tıkır işini hallettiği?. Yok. Yok anacım, hiç bir zamanda olmayacak.
Yıllar evvel Joseph Cambell'ın -ki kendisi George Lucas'ın Yoda'sı, Gandalf'ı, Morpheus'udur- The Hero with a Thousand Faces isimli kurgusal olmayan kitabını okumuştum. Kahramanın Sonsuz Yolculuğu idi Türkçe ismi ve isminden de belli olduğu gibi klasik kahraman yolculuğunu anlatıyordu. Yani en baba epik filmden, uyduruk romantik komediye, Yunan tragedyalarından, ingiliz sit-comlarına kadar herşeyin temel formatını oluşturan konsepti anlatıyordu. Neydi bu kısaca? Alakasız bir adama bir şekilde bir görevin gelmesi ama görevi reddetmesi bir bahaneyle, sonra olağandışı müdahale ile aslında o görevi yapmak zorunda kalması, ortaya çıkan ve bir yerde kaybolan baba figürü, arınma, mücadele, bakireyle tanışma vs vs.... [Oha amma gereksiz uzatmışım. Yazmaya başlayınca hep böyle oluyor, hiç bir zaman başladığım konudan çıkamıyorum.] Neyse zaten her türlü senaryoda iyi karakterin, kahramanın mücadele bölümü vardır. Umutsuzluğa kapıldığı ama sonrasında daha iyi bir sona ulaşmasını sağlayan bir aşama. Genel olarak bu bölüm ağır antreman ile bi şeyi başaramama veya dayak şeklinde olur. Bugun dayak kısmına değineceğiz.
Önce telifi vereyim de hak geçmesin. Maxim'de gördüm esas yazıyı "The 13 Most Ass-Kicked Action Heroes" başlığı ile. "Ordan kısmen araklayıp az bişi kendimden katayım saat sabaha karşı 5te yapayım bunu" dedim.
Sonra düşündüm ki şimdi 13 tane adamı yaz, neden orda olduklarını yaz, ne kadar dayak yediklerini yaz vs... zor geldi.. Listeyi kendimce (kaynak: götüm) 5e indirdim.
Kalbimin onlarla olduğunu bilmesini istediğim "bi güzel sopa yiyen film karakterleri" şöyle sıralanıyor. And the oscar not goes to: James Bond, T800, John F. Rambo, Porter (payback), John McClane(die hard)
veee asıl liste. TA DAH...
5- Jason Bourne - The Bourne Supremacy [4 araba kazası (yetmez mi?), 6sı surata 11 darbe, 1 omuzdan vurulma, 2 boğazlanma]
4- Indiana Jones - Raiders of the Lost Ark [2 vurulma, 4ü kurşun yarasına 12 darbe, 1 boğazlanma, 1 meşale ile yakılma, 1 hareketli araba ile yerlerde sürüklenme]
3- Martin Riggs - Lethal Weapon II [2 omuz tak çıkar, 2 camdan/hareketli arabadan atlama, 1 baldırdan bıçaklanma, 1 nerdeyse boğulma, 8 tekme darbesi, 5 sırttan vurulma]
2- Tyler Durden - Fight Club [34ü yumruk olmak üzere 52 darbe, 1 araba kazası, 1 silahla beynini patlatma]
1- Jesus - The Passion of the Christ [108 kırbaç, 3 çivileme, 43 darbe, 1 köprüden aşağı atma, kafaya geçirilen dikenli taçtan bahsetmiyorum]
Bi tane film var mı ki esas oğlanın dayak yemeden, işkence görmeden tıır tıkır işini hallettiği?. Yok. Yok anacım, hiç bir zamanda olmayacak.
Yıllar evvel Joseph Cambell'ın -ki kendisi George Lucas'ın Yoda'sı, Gandalf'ı, Morpheus'udur- The Hero with a Thousand Faces isimli kurgusal olmayan kitabını okumuştum. Kahramanın Sonsuz Yolculuğu idi Türkçe ismi ve isminden de belli olduğu gibi klasik kahraman yolculuğunu anlatıyordu. Yani en baba epik filmden, uyduruk romantik komediye, Yunan tragedyalarından, ingiliz sit-comlarına kadar herşeyin temel formatını oluşturan konsepti anlatıyordu. Neydi bu kısaca? Alakasız bir adama bir şekilde bir görevin gelmesi ama görevi reddetmesi bir bahaneyle, sonra olağandışı müdahale ile aslında o görevi yapmak zorunda kalması, ortaya çıkan ve bir yerde kaybolan baba figürü, arınma, mücadele, bakireyle tanışma vs vs.... [Oha amma gereksiz uzatmışım. Yazmaya başlayınca hep böyle oluyor, hiç bir zaman başladığım konudan çıkamıyorum.] Neyse zaten her türlü senaryoda iyi karakterin, kahramanın mücadele bölümü vardır. Umutsuzluğa kapıldığı ama sonrasında daha iyi bir sona ulaşmasını sağlayan bir aşama. Genel olarak bu bölüm ağır antreman ile bi şeyi başaramama veya dayak şeklinde olur. Bugun dayak kısmına değineceğiz.
Önce telifi vereyim de hak geçmesin. Maxim'de gördüm esas yazıyı "The 13 Most Ass-Kicked Action Heroes" başlığı ile. "Ordan kısmen araklayıp az bişi kendimden katayım saat sabaha karşı 5te yapayım bunu" dedim.
Sonra düşündüm ki şimdi 13 tane adamı yaz, neden orda olduklarını yaz, ne kadar dayak yediklerini yaz vs... zor geldi.. Listeyi kendimce (kaynak: götüm) 5e indirdim.
Kalbimin onlarla olduğunu bilmesini istediğim "bi güzel sopa yiyen film karakterleri" şöyle sıralanıyor. And the oscar not goes to: James Bond, T800, John F. Rambo, Porter (payback), John McClane(die hard)
veee asıl liste. TA DAH...
5- Jason Bourne - The Bourne Supremacy [4 araba kazası (yetmez mi?), 6sı surata 11 darbe, 1 omuzdan vurulma, 2 boğazlanma]
4- Indiana Jones - Raiders of the Lost Ark [2 vurulma, 4ü kurşun yarasına 12 darbe, 1 boğazlanma, 1 meşale ile yakılma, 1 hareketli araba ile yerlerde sürüklenme]
3- Martin Riggs - Lethal Weapon II [2 omuz tak çıkar, 2 camdan/hareketli arabadan atlama, 1 baldırdan bıçaklanma, 1 nerdeyse boğulma, 8 tekme darbesi, 5 sırttan vurulma]
2- Tyler Durden - Fight Club [34ü yumruk olmak üzere 52 darbe, 1 araba kazası, 1 silahla beynini patlatma]
1- Jesus - The Passion of the Christ [108 kırbaç, 3 çivileme, 43 darbe, 1 köprüden aşağı atma, kafaya geçirilen dikenli taçtan bahsetmiyorum]
Transporter III
Şahsi kanaatimce son 10 yılın en iyi -ve en populer- aksiyon oyuncusu Jason Statham ilki şahane, ikincisi dandik Transporter'ların üçüncüsü ile gelmekte. Jason abimiz T3 öncesi Death Race ile araba, silahlı kapışma, yakın dövüş aksiyonlarının hepsini göstertecek zaten ama iki filmden Death Race daha tercih edilesi duruyor hem konusu, hem daha erken gelmesi, hem de daha önce ilk iki filminin çekilmemiş olması itibariyle. Ayrıca Jason emmi devam filmlerine iyi sarmış durumda. Crank II ve The Brazilian Job sırada duran işleri... Gerçi ben bu adamın Revolver diye bi filmini seyretmiştim -lanet olsun, Guy Ritchie yönetmiş bi de- o gün bütün kredisinin yarısını tüketti herif...
Transporter diye başlayıp neler demişim. Hayat ilginç.
Neyse yukarıdakileri okuyup "ulan Transporter hakkında anca yarım cümle kurdun ibiş" derseniz, ben de karşılık olarak derim ki: Yazıyor olmamım tek sebebi T3'de kötü adamın T-Bag karşim tarafından oynanıyor olması... Oh ya gözümüz gönlümüz aydınlansın biraz be... Adam gibi sapığa, saykoya hasret kalmışım...
Nah bu aşşağıdaki de fragmanı, afiyet ossun...
22 Ağustos 2008
Ta - Dah, now it's gone
The Joker başta olmak üzere The Dark Knight ürünleri gırla gidiyor filmin başarısından sonra. Birbirinden saçma tonla zamazingo var ama itiraf ediyorum. Bu t-shirtü istiyorum...
Etiketler:
alt+168,
batman,
çizgi roman,
filim,
giysi miysi,
joker
Matilda
Heath Ledger ve Michelle Williams'ın iki yaşındaki kızları Matilda.
Yaşından ötürü Ledger'ın vasiyetine dahil edil(e)memiş.
Ledger'ın son kalan projesi The Imaginarium of Doctor Parnasus'da rolunun devamını Johnny Depp, Jude Law ve Colin Farrel tamamlayacak demiştik.
Yeni haber geldi, filmden alacakları parayı ellemeden Matilda'ya verecekmiş bu üçlü. Hoşuma gitti...
21 Ağustos 2008
Chuck Norris does not sleep. He waits.
İnternet aleminin en çok saygı duyma kisvesi altında taşşak geçilen adamı açık ara budur. Bi kere "Chuck Norris facts" diye bi' şey var herkesin bildiği, son 2 yıldır Jack Bauer facts diye tekrardan meşhur olsa da orijini Chuck abinin. Yüzlerce var bunlardan, bazıları gerçekten inanılmaz komik:
There's no theory of evolution. Just a list of creatures Chuck has allowed to live.
Chuck Norris counted to infinity - twice.
Chuck Norris ordered a Big Mac at Burger King, and got one.
Chuck Norris can kill two stones with one bird
There is no ctrl in Chuck Norris's computer. Chuck is always in control.
Apple pays Chuck Norris 99 cents every time he listens to a song.
Chuck Norris can touch MC Hammer.
Chuck norris played russian roulette with a fully loaded gun and won.
Chuck norris cannot love, he can only not kill.
When Chuck Norris does a pushup, he isn’t lifting himself up, he’s pushing the earth down.
[kendime not: Bu arada aklıma fikir geldi. Msn kişisel iletisine yazayım ben bunları isimleri değiştirip.]
CN Facts dışında benim bildiğim, kendisi hakkında basılan t-shirtler, yapılan tabelalar, "Google won't search for Chuck Norris because it knows you don't find Chuck Norris, he finds you" yazan google arama sayfaları da var.
Peki Chuck Norris neden bu iltifat görünümlü iğnelemelerin kurbanı?
Adam çok çirkin ve saçma sapan bi' sürü filmde oynadı, sebebi bu.
Peki neden onurlandırma kisvesi altında yapılıyor bu işlem?
Çünkü altı defa namağlup Dünya Orta Sıklet Karate Şampiyonluğunu kazanmış bir ustaymış kendileri. 1997’de ulaştığı 8. den siyah kuşak büyük usta onuru 4500 yıldır ilk defa kendisi ile bir batılıya verilmişmiş. Bunları yazarken bile "öeh" dedim gerisini düşünün artık. Son olarak bu amcanın 1940 doğumlu, matematiği zayıf olanlar için 68 yaşında olduğunu da ekleyivereyim.
Zaten Chuck Norris hakkında her yazılan okunamaz, Chuck Norris beğendiklerinin gözükmesine izin verir..
---
yolluk olsun bu da...
There's no theory of evolution. Just a list of creatures Chuck has allowed to live.
Chuck Norris counted to infinity - twice.
Chuck Norris ordered a Big Mac at Burger King, and got one.
Chuck Norris can kill two stones with one bird
There is no ctrl in Chuck Norris's computer. Chuck is always in control.
Apple pays Chuck Norris 99 cents every time he listens to a song.
Chuck Norris can touch MC Hammer.
Chuck norris played russian roulette with a fully loaded gun and won.
Chuck norris cannot love, he can only not kill.
When Chuck Norris does a pushup, he isn’t lifting himself up, he’s pushing the earth down.
[kendime not: Bu arada aklıma fikir geldi. Msn kişisel iletisine yazayım ben bunları isimleri değiştirip.]
CN Facts dışında benim bildiğim, kendisi hakkında basılan t-shirtler, yapılan tabelalar, "Google won't search for Chuck Norris because it knows you don't find Chuck Norris, he finds you" yazan google arama sayfaları da var.
Peki Chuck Norris neden bu iltifat görünümlü iğnelemelerin kurbanı?
Adam çok çirkin ve saçma sapan bi' sürü filmde oynadı, sebebi bu.
Peki neden onurlandırma kisvesi altında yapılıyor bu işlem?
Çünkü altı defa namağlup Dünya Orta Sıklet Karate Şampiyonluğunu kazanmış bir ustaymış kendileri. 1997’de ulaştığı 8. den siyah kuşak büyük usta onuru 4500 yıldır ilk defa kendisi ile bir batılıya verilmişmiş. Bunları yazarken bile "öeh" dedim gerisini düşünün artık. Son olarak bu amcanın 1940 doğumlu, matematiği zayıf olanlar için 68 yaşında olduğunu da ekleyivereyim.
Zaten Chuck Norris hakkında her yazılan okunamaz, Chuck Norris beğendiklerinin gözükmesine izin verir..
---
yolluk olsun bu da...
20 Ağustos 2008
Hüseyin
200 metre: 19.30
100 metre: 9.69
100 metre: 9.69
100 metre finalinin son 20 metresinde kollarını açıp, göğsüne vurarak çizgiden geçtiğinde dünya rekorunu kırmış olması bile başlı başına büyük olayken arkadaş durmadı ve kırılamaz denen -12 senelik Michael Johnson'a ait- 200 metre rekorunu da kırdı... 100 metreyi ileri zamanlarda geliştirebilir belki ama ben 200 metrenin bir 20 sene kadar bundan daha ileri gidebileceğini düşünmüyorum...
Michael Phelps ile birlikte 2008 Pekin'i unutulmaz kıldılar. Çin yatsın kalksın dua etsin bu adamlara... Yoksa 2004 Atina ve 2000 Sidney'den farkı kalmayacaktı..
Adam farkı açmasına rağmen 100 metre finalinde yaptığı gibi şımarmayıp, şov yapmayıp tüm gücüyle rekor için koşturunca bu halini daha çok sevdiğimi farkettim... Kır rekoru, sonra şımarırsın...
---
ps: Bu postu, 200 metre finalini beraber izlediğimiz no-yan'ın evinden -ve doğal olarak bilgisayarından- gönderiyorum, kendisine böyle bi saygı duruşu yapayım.. Sözlükte espri intihali yapsa da çok severim kendisini... Eldemmiğğ..
Michael Phelps ile birlikte 2008 Pekin'i unutulmaz kıldılar. Çin yatsın kalksın dua etsin bu adamlara... Yoksa 2004 Atina ve 2000 Sidney'den farkı kalmayacaktı..
Adam farkı açmasına rağmen 100 metre finalinde yaptığı gibi şımarmayıp, şov yapmayıp tüm gücüyle rekor için koşturunca bu halini daha çok sevdiğimi farkettim... Kır rekoru, sonra şımarırsın...
---
ps: Bu postu, 200 metre finalini beraber izlediğimiz no-yan'ın evinden -ve doğal olarak bilgisayarından- gönderiyorum, kendisine böyle bi saygı duruşu yapayım.. Sözlükte espri intihali yapsa da çok severim kendisini... Eldemmiğğ..
19 Ağustos 2008
grand theft auto IV
Asosyal Adamın Dizi Beklentisi
Eylül'ün gelişiyle dizi mevsimi de açılacak ve gene her gün downloada abanıcaz.
"Altyazısı çıkmış mı acaba, sktret seyrederim böyle" günleri başlayacak yani.
Takip edeceklerimi yazayım öncelikle unutunca döner bakarım, en sona da seyretmediğim ama haberdar olduğum bi iki tane ekleyeyim...
How I Met Your Mother: 22 Eylül
Heroes: 22 Eylül
Prison Break: 1 Eylül
Pushing Daisies: 1 Ekim
My Name Is Earl: 25 Eylül
Dexter: 28 Eylül
The Simpsons: 28 Eylül
Family Guy: 28 Eylül
Supernatural: 18 Eylül
Smallville: 18 Eylül
Two & Half Men: 22 Eylül
Daha bunun 24'ü var, Lost'u var... Asıl bomba olanları -bok var- Ocak'ta başlatıyorlar... Gossip Girl ve House MD'de ilginç duruyor esasen... Neyse...
18 Ağustos 2008
Hamili Kart Yakinimdir
Yaratıcı kart tasarımları. İş hayatında ne kadar önemlidir kart bilemem ama bunların etkileyici oldukları kesin. Favorim resimdeki AEN. Diğerlerinin de fanları çıkacaktır mutlaka... Yaratıcılığı kanıtlamak için kart tasarlayıp CV'ye mi iliştirsem acaba?
Devamı için: Creative Biz Cards
Perrier
tsg: The Greatest Hits: Chapter I
Boyband kıvamlı, ensturman çalmasını bilen iki elemanlı, bir zenci, bir alterno, bir erdal acar, bir latin, bir de wolverine'den oluşan seks makinesi grubumuz yıllardır beklenen best of albümünü nihayet yayınlamaya karar verdi. Yalnız hangi şarkıları koyacağımıza bi türlü karar veremedik hepsi birbirinden nefis olunca böyle dertlendik.
the sessiz çete
the silent gang
17 Ağustos 2008
Kime Diyom Skibbe?
Harry Kewell (heri küvıl) oyuna girdikten sonra sol kanada koştururken, 9 aydır adam gibi top oynamayan kaptan Hasan 65 dakika oynadığı sol kanattan sağa geçiyordu. Top sağ kanattan oyuna sokuldu Hasan topu alıp içeri girdi, kesti arka direğe. Kewell'ın daha top ayağına değmeden topu filelere soktu kafasıyla. Sonra bi tane de Nonda'ya attırdı küvıl paşam, keyiften sigara yaktırdı valla. Kayseri'ye iki gömlek fazla gelen Mehmet Topuz 89'da attı güzelinden bi tane ve Galatasaray sezona kupayla başladı (ulan bi kere kullandım şu kupayla başladı kalıbını saniyesinde tiksinti geldi. adamlar bıkmadan usanmadan yazacaklar yarın gazeteye bi de)
Bu maçtan benim çıkardığım şu. Lincoln ciddi ciddi, bildiğin yalanmış. Adamın olumlu hiç bir hareketini görmediğim gibi adam sürekli zarar gibi batıyor gözüme. Topla gidiyor hucumda kaptırıyor, artistik pas atayım diyor dağlara taşlara gidiyor, ayağına bırakıyorlar topu "al bişey yap hacı" dercesine, geriye boş adama dönüyor.
Bu sene Skibbe fantezi denemezse Galatasaray'da -sakatlık yokken- şu adamlar banko oynar:
Defansın değişmezleri: Hakan, Servet, Meira, Sabri
Yıldız statusunden: Kewell, Linderoth, Lincoln,
Takımın bayrak adamı olarak: Arda
Forvette: Nonda...
Böyle baktığında zaman bir adamlık kontenjan var. Tek forvet oynanırsa Mehmet Topal orta sahaya girer, Lincoln forvete kayar hafiften , "Yok çift forvet oynayacağım ben" dersen olarak isuldurun varisi Ümit Karan dahil olur.
Bana kalırsa -ki bana kalmıyor- düzen bu olmamalı. Bu takımın değişmez bir numaralı adamı Mehmet Topal'dır bilader. Linderoth ve Lincoln zaten elimizde patlayan transferler gibi dururken neden şu aşşağıdaki kadroyla oynamak daha akıllıca değil midir yahu?
De Sanctis | Hakan, Servet, Meira, Sabri | Mehmet Topal, Ayhan, Arda, Kewell | Ümit, Nonda
yedekten gelecek Aykut, Hasan Şaş, Barış, Lincoln, Linderoth, Serkan, Emre Aşık, Emre Güngör, Volkan Yaman gibi isimlerle taş gibi kadro olur valla...
[Ulan o değilde kadro genişmiş be. Bunlar hepsi sağlamken iki kişi yedek bile kalamıyor.]
Özetle Lincoln geldiğinde iki gol atıp kalbimizi fethetmiş, sonrasında halı sahada takım kursak ilk 2-3 adam seçildikten sonra, berbat oynayan ama yakın arkadaşımız olduğu için çağırdığımız adamdan önce seçilecek performans sergileyip dizlerimizi dövdürttü..
Kewell adı da, kariyeri de daha büyük bir oyuncu. O sebeple "aman uzak dursun böyle işlerden" diyoruz tüm camia olarak...
Tabi sakalımız yok lafımız dinlenmiyor. Skibbe duy bunları...
---
not: Kayserili Mehmet Topuz "Romalı Totti" gibi oynadı resmen.
Topları yönetiyor, serbest vuruşları kullanıyor, golu de attı artı bi de kaptan herif... Galatasaray ortasahasında Topal'ın yanına koyacan Topuz'u dünya markası olursun şerefsizim... Neyse öyle böyle aldık kupayı, sezon öncesi moral olur çocuklara...
17.08.1999
...Resmi raporlara göre, 17.840 ölüm, 43.953 yaralı oldu. 505 kişi sakat kaldı. 285 bin 211 konut, 42 bin 902 işyeri hasar gördü. Resmi olmayan bilgilere göre ise yaklaşık 50.000 ölüm, ağır-hafif 100.000 e yakın yaralı olmuştur. Ayrıca 133.683 çöken bina ile yaklaşık 600.000 kişiyi evsiz bırakmıştır. Yaklaşık 16 milyon insan, depremden değişik düzeylerde etkilenmiştir...
- Düzce Ersoy Apartmanı: 36 kişi öldü, dava zaman aşımına uğradı.
- Yalova Ceylankent Sitesi: 98 kişi öldü, 2 sanığa verilen hapis cezaları ertelendi.
- Kocaeli Ubay Apartmanı: 58 kişi öldü, müteahhit hakkında verilen ceza ertelendi.
- Yüksel Sitesi: 316 kişi öldü, 5 sanığa verilen çeşitli cezalar ertelendi.
- Sakarya: 695 davadan sadece 5 kişiye ceza çıktı.
- Kocaeli: 600 dava açıldı, 12 kişi 10'ar ay hapis cezası aldı. 6'sının cezası infaz edildi, 6'sı için süre istendi.
- Düzce: Yaklaşık 220 dava açıldığı sanılıyor. Yargılamalar sonucu hiçkimse cezaevine girmedi.
- Yalova: 173 dava açıldı, hemen hemen tamamı sonuçlandı. Ceza aldığı bilinen tek isim Veli Göçer 18 yıl 9 ay hapse mahkum edildi. Veli Göçer'in oğlu Can Göçer ve ortağı Zafer Çoşkun yakalanamadığı için haklarındaki dava zaman aşımına girdi.
Olimpik Edz
Digg sayesinde bulduğum muazzam 3 resim. [bu vasıtayla Çağdaş Altınkaya'ya da teşekkürlerimi sunayım, abi bi ara bana format ats.. tamam sustum]
Olympics: like the financial business, to succeed you need to have a lot of skills.
Bradesco adına Neogama/BBH isimli şirket hazırlamış reklamları. Reklam candır. Afiyet olsun...
Leo Messi
"Messi 10 numara giyecek yeni sezonda" haberleri çıktığında düşünmüştüm "bu çocuk barca'da her sezon farklı numara mı giyecek böyle yahu" diye. Arjantin defteri de eksik kalmıyormuş ondan yukarda görüldüğü üzere. Hadi milli takımı salla, olabilir. Adam 21 yaşında klup takımında 3 farklı numara giydi be...
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)