30 Ekim 2009
İşte O Adam!
Kadının biri "her gece rüyamda bu adamı görüyorum" diye yukarıdaki robot resmini çizdirir. Psikiyatrı resme bakar ve başkasının zaten bu resmi kendine gösterdiğini farkeder. İş arkadaşlarına gösterir onlar da "aa bize de geldi bu resim" derler. İşgüzarın biri thisman.org diye bir site açar siteye giren binlerce kişi ben de gördüm bu adamı rüyamda derler. Gerçekçiliğine ihtimal vermiyorum lakin guerilla marketing için de oldukça kapsamlı bir hareket olmuş çünkü dünyanın her tarafında adamın resimleri asılmaya başlanmış duvarlara felan.
Gerçekten çok yaratıcı. Bakalım ne çıkacak altından?
28 Ekim 2009
The Pariah, the Parrot, the Delusion
Bu albüm hakkında çok karışık düşüncelerim vardı hacı. Bir haftadır başka hiç bir şey dinlemeden şu güne geldim, şimdi albümü baştan sonra hatmederek bu yazıyı kaleme alıyorum.
Albümü dinleyip dinleyip "ulan bütün şarkılar şahane ama ne eksik yea" diye düşünüyordum. Bi türlü vurmuyodu albüm beni. Sanki dredg değil alakasız bir grubun çok güzel albümünü dinliyormuşum hissini yaşıyordum. Samborasi içimdeki bu manasız sıkıntıyı çok güzel dile getirmiş. (bkz: #17031865)
Bu albümde eski dredg albümlerinde bulunan -catch without arms'da birazı bırakılmış olan- yoğun ama belirsiz hava yok. Tekinsizlik, tedirginlik yok. The canyon behind her geliyor aklıma mesela. Hala her dinlediğimde otoriteye boyun eğiyor, kendimi bir meczuba mahkum hissediyorum. Şarkı lan bana bunları hissetiren! Symbol song, Intermision, The canyon behind her yok bu albümde. Down the cellar bence biraz yaklaşmış eski dredg havasına bunu da belirtmek lazım.
O sebeplerden ötürü şunu belirtmek lazım ki albümü dredg beklentileriyle dinleyince içime sinmiyor. Lakin beklentileri attım kenara, noldu? 2009da çıkan en güzel albümü dinledim. Adı dredg olmasa herkese koşarak anlatırdım "olm dünyanın en inanılmaz albümünü dinledim" diye. Bütün şarkılar güzel arkadaş.
Tek tek şarkıları açıklamayı düşünüyordum ama onun yerine şarkıları gruplandırmak daha mantıklı geldi. 18 şarkılık bu albümü tek dinleyişte ikiye ayııyorum kafamda. 10 tane hakkatten şarkı diyince aklımıza gelen, sözü ve müziği olan 4-5 dakkalık şarkılar. Kalan sekiz tanenin dördü stamp of origin dördü de ensturmantal kısa şarkılar zaten. Zorlasak stamp of origin ve ensturmantellerde ayrılır ikiye ama o kadar deşmeye gerek yok.
Bu 10 tane şarkı gibi şarkı dediğim arkadaşlar albümün kafa karıştırıcı kısmını oluşturuyorlar. onları düşünüp, onları yargılıyoruz. zira diğer sekizli intro, outro mahiyeti görüyorlar nerdeyse. O sebeple 10 şarkı hakkında üç beş kelam etmek önemli.
Pariah, Ireland, Lightswitch, Gathering pabbles, Information, Saviour, I don't know, Mourning this morning, Cartoon showroom, Quotes.
Albümden evvel görücüye çıkan Information ve Saviour nedense benim bunlar arasında en beğenmediğim iki tanesi. Pariah önceki albümlerden alışık olduğumuz üzere albümün dikkat çeken açılış parçası görevini görüyor. Ireland, Quotes, Lightswitch ağır abiler. Gathering pabbles, Mourning this morning ve I don't know hafif pop sosu katılmış catchy şarkılar. Tam olarak çözemediğimi düşündüğüm şarkı cartoon showroom. [burda mikrofonlarımızı elif k.'ya uzatıyoruz. gathering pabbles için "mustafa sandal kafası" diyen bir insan kendisi. hafiften "suç bende"ye benziyor sanki] Özetle bu 10 şarkı hakkında genel bir yargıya varmamız gerekirse hepsi ayrı ayrı müzikal mükemmeliğe yakın. Ensturman kullanımı, melodik zenginlik, vokal vs... Ayrı ayrı hepsi albümün en iyi parçası sayılabilir. Ama aşağıda bahsedeceğim kalan 8 şarkıyla aralarında oldukça alakasız bir durum söz konusu.
Dredg sanki iki albümünü içiçe sokmuş gibi geliyor. Az önce o iki albümü birbirinden ayırdık. İlki Dredg tarzının dışında mükemmel 10 şarkıdan oluşan bir albümdü. "Adı Dredg olmasa..." diye başladığım bir cümlede genel düşüncelerimi özetlemiştim zaten.
İkincisi, yani bu, Dredg tarzında kötü bir albüm adeta. Stamp of origin serisi inanılmaz olmuş demek istiyorum ama Take a look around dışında hissederek değil hesaplanarak yapılmış oldukları farkediliyor. Ensturmantel biladerlerden r u o k ve drunk slide vasıfsız geldiler bana biraz. Long Days And Vague Clues Avenged Sevenfold'un a little piece of heaven'ını hatırlatıyor her dinlediğimde. Zorlama progresif duruyor..
Son sözüm: Down the cellar albümdeki en güzel şey. Vasiyetim olsun; cenazemde bunu çalsınlar.
---
ek: down the cellar, lightswitch, quotes ve gathering pebbles için bu albüm 10 üzerinden 9 alır. kalan şarkılarla 9.7 olur.
Lost
6. sezon başladığında ve pek çok bölümü yayınlandığında ben askerde olacağımdan final sezonu olmasına rağmen bu sezonu pek ilgiyle bekliyor sayılmam. Lost denen efsane son sezonuna giriyor, daha başlamadan posterleri(yukarda), fragmanı(aşşağıda), türlü türlü oyunlarıyla (nette muhtelik köşelerde) kafaları karıştırmaya başladı. Bu sezonumuzun tag line'ı destiny found imiş. Get lost, everything happens for a reason, find yourself, wait is over, destiny calls'dan sonra destiny found.
Döndüğümde topluca izlerim artık. O zamana kadar spoiler veren olursa da kafam girsin ona.
5. sezon fragmanı
Önceki 5 sezonun afişleri
26 Ekim 2009
Asansör
Steamy Las Vegas Elevator Compilation - Watch more Funny Videos
Asansör de; gergin bekleyiş, zoraki söylenen "iyi günler", mono klasik müzik ve kötü kokular dışında pek bir şey gelmedi başıma. Geleni varmış...
23 Ekim 2009
20 Ekim 2009
Kappak
18 Ekim 2009
The Expendables
Sylvester Stallone'un hem oynadığı hem yönettiği saf aksiyon filmi. Bu tip adamlar nasıl yönetir diye düşünesim geliyor ama Rocky serisini gözümün önüne getirince laflarımı yiyorum adeta. Neyse bu filmi niye gösteriyorum. Sebebi şu; aksiyon filmi çekseniz hangi oyuncuyla çalışmak istersiniz? Daha doğrusu şöyle sorayım. Şimdi bu filmde oynayan adamları sayacağım, bunlar dışında aklınıza gelen varsa söyleyin. Başrolde Sylvester Stallone, Jason Statham, Jet Li, Mickey Rourke, Forest Whitaker. Kısa sahneleri olan Arnold Schwarzenegger ve Bruce Willis. Türlü türlü aksiyon filminin şerrefsiz kötü adamı Eric Roberts, Rocky IV'ün Ivan Drago'su Dolph Lundgren ve latin efsanesi, Machete Danny Trejo.
edit: Wesley Snipes vergi muhabbetine ülkeden çıkamadığından, Kurt Russell toplama kadro içine girmek istemediğinden, Steven Seagal yapımcıya kıl olduğundan kabul etmemişler. Van Damme sadece kabul etmemiş onun yerine Dolph Lundgren dahil edilmiş. Arnold'ın "California Valisi" rolunde gözükeceği konuşuluyor...
Chuck Norris ve Michael Dudikoff'u da bi iki sahnede serpiştirseymiş oraya buraya tammış gerçekten.
Mickey Rourke 2010 yılında hem bu film hem Iron Man II ile aksiyon sineması ile gözümüze gözümüze girecek galiba. Fragmanı izlemek isteyen burdan bakabilir. Silah sahneleri, dövüş sahneleri, patlama sahneleri vs... Efektten ziyade azcık konuya önem verilmiştir inşallah diyerek yazımı bitiriyorum.
17 Ekim 2009
En Az 3 Çocuk Doğurun
"Abi İran'a dönüşmeden kaçmak lazım buralardan" geyiğinin ömrü en fazla 100 yılmış onu öğrendik. İslam bir kaç yıla hristiyanlığı geçerek hakim din, bir kaç 1o yıla Avrupa'nın baskın dini olacakmış.
"Türkiye İran olur mu?" sorusu cevabını bulmadı henüz ama yeni bir soru var aklımda; 100 seneye her yer İran olur mu acaba?
13 Ekim 2009
Liebe ist für alle da
Abiler 2009'a son dakika goluyle damgalarını vurdular. Pussy rezaletinden sonra pek bir beklentim yoktu lakin albüm şahane ötesi olmuş. Acaba bunu da mı planladılar diye düşünmeye başladım. Kötü bi şarkıya tepki çekecek klip çek, ilgiyi topla, beklentiyi düşür. Sonra albümü dinleyince herkes beğensin. Tanıyanlar bayılsın, tanımayanlar tanısın. Oldukça kazançlı gözüküyorlar böyle bakınca.
Albüm hakkında daha sonra belki açıklayıcı bir şeyler daha yazarım. Şu an için çok şahane bir albüm diyeyim yetsin. Rammstein'dan beklentinizi tamamiyle karşılıyor. Albümün en kötü şarkısı da açık ara Pussy zaten.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)